Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AYRILIK

"Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık. Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde kendi sesiyle silinmek. Birdenbire büyümesi, gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun. İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi. Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde. Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin. Parmaklarını sözüne pınar edememek. Uzaklarda bir adamın üşümesi, bir kadın dağlara daldıkça. Işıklı vitrinlere bakmadan geçmek çarşılardan. Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun. Evlerle sokaklar arasında bir ayrım kalmaması... Ayrılık o küçük ölüm, usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme ...

Travmada Sanat Terapisi

        Sanatın psikoterapide kullanımı 19. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Çoğunlukla her yaş grubunun yaşadığı depresyon, travma, uyum bozuklukları ve farklı gelişen çocukların kendini ifade edebilmesi için kullanılmaktadır. Sanat terapisi yönteminde boyalar, kurdeleler, renkli kağıtlar gibi elle tutulur malzemeler kullanılır ya da sanatın değişik dallarından faydalanılır. Bu malzemeler ile bir ürün yaratılır. Bu noktada danışanın sanata yetenekli olmasına ya da daha önce sanatla uğraşmış olmasına gerek yoktur.          Bazı olumsuz ve zor duygularla yüzleşmek, onlarla baş etmek kişiye oldukça zor gelir. Hatta bazı duygular ve olaylar o kadar ağırdır ki onları söze dökmek iyice zorlaşır. Sanat terapisi tam da bu noktada, sözün bittiği yerde başlar. Bu terapinin amacı; danışanın olumsuz duygularını bir başka nesne ile ifade etmesini sağlamaktır. Böylece olumsuz duygular somutlaşır ve dışsallaşır. Bastırılmış ve derinde kalmış duyguların açığa...

İnsanın Acısını İnsan Alır

"Sevmeyi özledim biliyor musunuz? Kayıtsız şartsız bir gülüşü. Olur olmaz yerde ağzıma bir öpücüğün konmasını. Bir doğruya sevinmekten çok bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü. 'Nerde kaldın' ayazını değil, 'hoş geldin' iyiliğini. Hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını. Kapı zilleriyle telefonlar arasında tükenmeyi. Geceyi bir hayal hazinesine çeviren uykusuzluğu. Bir gövdenin önünde diz çökmeyi. Kendimi severek yürümeyi kalabalıkta. 'Göğe bakma duraklarını' özledim. Yağmuru kirpiklerden içmeyi. Yumruk kadar bir yüreğe dünyayı sığdırma hünerini. 'Sana sevinç verdiğim sürece ben buradayım' zenginliğini özledim. " Şükrü Erbaş

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *