Bu yazımda Londra, Stonehenge, Bath, Salisbury hakkında ufak notlar düşeceğim. İngiltere'ye gittiniz, uzun süre kalacaksınız ve çok vaktiniz var. O yüzden "Ben bu şehirleri ayrı ayrı tek tek sonra gezerim." diyerek bir gaflete düşmeyin. Stonehenge,Salisbury,Bath üçü bir arada bir günde bitebilecek şehirler. Londra'ya ise 2 hafta ayırsanız doyamayabilirsiniz. Önce bunun ayrımına varmak lazım. Stonehenge küçükken izlediğimiz gizemli çizgi filmlerin baş mekanı.
Daha önceleri, güneş-uzay gözlemevi, güneş saati veya ufo iniş yeri olabileceği iddia edilen Stonehenge, beş yüz yıl boyunca mezar alanı olarak kullanılmıştı. Günümüzden beş bin yıl öncesinden itibaren mezarlık olarak kullanılan Stonehenge, MÖ 3000 yılında İngiltere’nin en büyük mezarlığıydı. Gökbilimci Sir Fred Hoyle ise işaret taşlarının dış halka etrafında hareket ettirilmesiyle Stonehenge'in tutulmaların önceden tahmin etmek amacıyla kullanılabileceğini ispatlamıştır.( vikipedi) Burada yarım saat durmanız yeterli olacaktır. Bu bilgileri öğrenip ortamı inceleyip geri dönebilirsiniz.
Salisbury ufacık bir yer. Benim İngiltere'de evinde kaldığım kişinin memleketiydi. "Katedrali görmeden ülkene dönme!" demişti. Dünyanın en uzun katedrallerinden biri Salisbury Katedrali.
Bath adından anlaşılacağı gibi banyo demek.Yani bünyesinde roman hamamlarını barındırıyor.İnanılmaz tarihi. Bath şehrine gidip Roman Baths ziyaret edilmezse olmaz.
Gelelim Londra'ya. Londra anlat anlat bitmez bir duruma sahip. Özellikle müzeler!! Gez gez bitmeyen o müzeler! Önce kesinlikle British Museum tavaf edilmeli! Ben açıldığı an içeri dalıp akşam kapanana kadar çıkmamıştım ve pişman değilim. Mezopotamya'dan Asya'ya bütün dünya orada. Hele hele Mısır'ı tahmin bile edemeyeceğiniz boyutlarda oraya taşımışlar. Müzenin bir katı tamamen Mısır uygarlığına ayrılmış diyebiliriz. Çivi yazılı taşlar mi piramit örneği mi dersiniz hepsi var. Çin ve Japon uygarlıklarına ait budhalar ise beni en çok büyüleyen şeyler oldu.Bunun dışında National Museum, National Gallery, Mademe Tussauds, History Museum görülmesi gereken yerlerden. Bütün bunlar için bir gün yetmesi imkansız. Yorulduğunuzda Londra'nın büyük parklarında yatıp dinlenebilirsiniz. İngiltere refah düzeyi yüksek bir ülke olduğu için hırsızlık,kapkaç olayları da bir hayli düşük. Kendinizi çok güvende hissedeceğinize eminim. Ayrıca İstanbul'da olmayan o çok ünlü Hard Rock Cafe'ye de gidiniz içinizde kalmasın. İngiltere'den İngiliz çayı ve Londra temalı tepsi almadan da dönmeyin herkes bayılacaktır.
Oxford'u atlamak istemem.Benim büyülendiğim şehir. Oxford tarihi yapısını ve kendine özgülüğünü o kadar iyi korumuş ki hayran olmamak imkansız.Şehre tepeden bakabileceğiniz birkaç pound karşılığı bir yer de mevcut. Rastlarsanız mutlaka o karanlık merdivenlerden çıkın. Şehre tepeden bakmak ayrı keyifli. Ayrıca Oxford'taki pasajlarda çok güzel pastalar yapılıyor. Benim objektifimden bir fotoğraf paylaşayım.
Oxford'a gidip Ashmolean Museum gezmemezlik etmeyin.Kesinlikle zaman kaybı olmayacaktır. British Museum kapsayıcılığından ziyade daha özel parçaların görüleceği bir müze. Eğer vaktiniz kalırsa Oxford'taki sanat galerileri de takdire şayan. Bundan sonrası için yorum sizin! Bol bol gezin, öğrenin ve en önemlisi her şeyi herkesi sevin...
Daha önceleri, güneş-uzay gözlemevi, güneş saati veya ufo iniş yeri olabileceği iddia edilen Stonehenge, beş yüz yıl boyunca mezar alanı olarak kullanılmıştı. Günümüzden beş bin yıl öncesinden itibaren mezarlık olarak kullanılan Stonehenge, MÖ 3000 yılında İngiltere’nin en büyük mezarlığıydı. Gökbilimci Sir Fred Hoyle ise işaret taşlarının dış halka etrafında hareket ettirilmesiyle Stonehenge'in tutulmaların önceden tahmin etmek amacıyla kullanılabileceğini ispatlamıştır.( vikipedi) Burada yarım saat durmanız yeterli olacaktır. Bu bilgileri öğrenip ortamı inceleyip geri dönebilirsiniz.
Salisbury ufacık bir yer. Benim İngiltere'de evinde kaldığım kişinin memleketiydi. "Katedrali görmeden ülkene dönme!" demişti. Dünyanın en uzun katedrallerinden biri Salisbury Katedrali.
Bath adından anlaşılacağı gibi banyo demek.Yani bünyesinde roman hamamlarını barındırıyor.İnanılmaz tarihi. Bath şehrine gidip Roman Baths ziyaret edilmezse olmaz.
Gelelim Londra'ya. Londra anlat anlat bitmez bir duruma sahip. Özellikle müzeler!! Gez gez bitmeyen o müzeler! Önce kesinlikle British Museum tavaf edilmeli! Ben açıldığı an içeri dalıp akşam kapanana kadar çıkmamıştım ve pişman değilim. Mezopotamya'dan Asya'ya bütün dünya orada. Hele hele Mısır'ı tahmin bile edemeyeceğiniz boyutlarda oraya taşımışlar. Müzenin bir katı tamamen Mısır uygarlığına ayrılmış diyebiliriz. Çivi yazılı taşlar mi piramit örneği mi dersiniz hepsi var. Çin ve Japon uygarlıklarına ait budhalar ise beni en çok büyüleyen şeyler oldu.Bunun dışında National Museum, National Gallery, Mademe Tussauds, History Museum görülmesi gereken yerlerden. Bütün bunlar için bir gün yetmesi imkansız. Yorulduğunuzda Londra'nın büyük parklarında yatıp dinlenebilirsiniz. İngiltere refah düzeyi yüksek bir ülke olduğu için hırsızlık,kapkaç olayları da bir hayli düşük. Kendinizi çok güvende hissedeceğinize eminim. Ayrıca İstanbul'da olmayan o çok ünlü Hard Rock Cafe'ye de gidiniz içinizde kalmasın. İngiltere'den İngiliz çayı ve Londra temalı tepsi almadan da dönmeyin herkes bayılacaktır.
Oxford'u atlamak istemem.Benim büyülendiğim şehir. Oxford tarihi yapısını ve kendine özgülüğünü o kadar iyi korumuş ki hayran olmamak imkansız.Şehre tepeden bakabileceğiniz birkaç pound karşılığı bir yer de mevcut. Rastlarsanız mutlaka o karanlık merdivenlerden çıkın. Şehre tepeden bakmak ayrı keyifli. Ayrıca Oxford'taki pasajlarda çok güzel pastalar yapılıyor. Benim objektifimden bir fotoğraf paylaşayım.
Yorumlar
Yorum Gönder